Je was op zoek naar: negotiated;negotiated (Engels - Turks)

tom negotiated a new contract.
tom yeni bir sözleşme görüştü.

the two sides negotiated for days.
İki taraf günlerce müzakere ettiler.

the two countries negotiated a treaty.
İki ülke bir antlaşmayı görüştü.

now, relationship types can be negotiated.
Şimdi, ilişki çeşitleri tartışılabilir.

an agreement with montenegro is being negotiated.
karadağ ile imzalanacak anlaşmanın görüşmeleri devam ediyor.

all problems were negotiated and agreed on," he said.
bütün sorunlar görüşüldü ve anlaşmaya varıldı," dedi.

he too called for a negotiated agreement between belgrade and pristina.
liangyu da belgrad ile priştine arasında uzlaşmalı bir çözüm çağrısında bulundu.

the solution will not come by itself; it has to be sought, to be negotiated.
Çözüm kendiliğinden ortaya çıkmaz; üzerinde çalışılması, tartışılması gerekiyor.

the following items in the agenda are to be negotiated in the general assembly.
aşağıda yazılı gündemdeki maddelerin genel kurulda görüşülmesine oybirliği ile karar verilmiştir.

a new, more flexible and "cheap" structure is being negotiated.
artık daha esnek ve "hesaplı", yeni bir yapı üzerinde görüşülüyor.

a draft agreement on financial assistance is also being negotiated between montenegro and hungary.
diğer yandan karadağ ve macaristan arasında mali yardım konusunda imzalanması planlanan anlaşmanın müzakereleri de sürüyor.

and gruevski says a negotiated agreement would have to be put before the citizens in a referendum.
gruevski de, müzakere sonucu varılan bir anlaşmanın referandumda halkın önüne konması gerektiğini söyledi.

2014 year balance sheet and profit/loss accounts of the company have been read out and negotiated.
Şirketin 2014 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesapları okundu müzakere edildi.

she negotiated a peace treaty, and returned with the high byzantine title of curopalates for his son in 1032.
yeni bir barış anlaşması imzalandı ve 1032 yılında oğlu için yüksek bir bizans ünvanı olan "curopalates" ile ülkesine döndü.

"what we have negotiated is just the beginning, not the end," traikov said on sunday.
pazar günü konuşan traykov, "müzakere ettiğimiz şey bitiş değil, başlangıç" dedi.

"he researched it perfectly, and he's already negotiated three contracts with buyers."
mükemmel bir araştırma yaptı ve şimdiden alıcılarla üç sözleşme yaptı," örneğini veriyor.

bucharest negotiated a compromise deal with brussels under which moldovan nationals will not need visas until 2007, when romania hopes to enter the union.
bükreş, romanya’nın birliğe girmeyi umduğu 2007 yılına kadar moldavya uyruklularına vize şartı getirilmemesi için brüksel’le bir uzlaşma anlaşması yaptı.

an armed gang that occupied a skopje-area village for months eventually stood down as a result of what many suspect was a negotiated deal.
Üsküp bölgesindeki bir köyü aylarca işgal eden silahlı bir çete, pek çok kişiye göre pazarlıklı bir anlaşma sonucu bölgeden çekildi.

in the meetings of the general assembly, the matters set forth in the 409th article of the turkish commercial code shall be negotiated and required decisions shall be taken.
Şirket genel kurul toplantılarında, türk ticaret kanununun 409. maddesinde yazılı hususlar müzakere edilerek gerekli kararlar alınır.

freedom, democracy, statehood, sovereignty, identity, nation cannot be negotiated and cannot be traded," he said.
Özgürlük, demokrasi, devletlik, egemenlik, kimlik, ulus müzakere edilemez ve pazarlığı yapılamaz." dedi.