Je was op zoek naar: not able to see you on video (Engels - Turks)

i was not able to see him.
onu göremedim.

nice to see you.
seni gördüğüme sevindim.

i want to see you.
seni görmek istiyorum.

i am excited to see you on monday
sende çok tatlısın

i want to see you too
filistin de ve dünyada barış isteyen herkes yahudileri bir saniye bile düşünmeden çok acımasız bir şekilde öldürüldür melidir

glad to see you again.
sizi tekrar gördüğüme sevindim.

i'm glad to see you.
seni gördüğüme memnunum.

he came to see you yesterday.
o dün seni görmeye geldi.

he was not able to marry her.
o, onunla evlenemedi.

he wasn't expecting to see you.
o seni görmeyi beklemiyordu.

did anyone see you on the beach?
plajda kimseyi gördün mü?

he was not able to do what he wanted.
onun istediğini yapamadı.

- chinese citizens are not able to sell food.
- Çinli vatandaşların yiyecek satma yetkileri yoktu.

ca: and they were probably pleased to see you on top of the time poll.
ca: büyük ihtimalle onlar seni time seçiminin tepesinde görmekten memnun olmuşlardır.

not able to write '%1 '. partition full?
'% 1' yazılamadı. disk bölümü dolu olabilir mi?

tourist: i think that people are very frustrated that they're not able to get closer to see what's going on.
turist: ama bence herkesin sinirleri gerildi çünkü ne olduğunu görmek için daha da yakınlaşamıyorlar.

you're not able to see how the sound is produced, because the thing which is vibrating goes inside my mouth.
sesin nasıl oluştuğunu göremezsiniz, çünkü titreşen şey ağzımın içine geliyor.