Je was op zoek naar: seafood (Engels - Turks)

seafood
su ürünleri

i like seafood.
deniz ürünlerini seviyorum.

i think we call it restorative seafood.
sanırım bunu "şifalı deniz ürünü" olarak adlandırabiliriz.

but it's not all about the seafood.
ancak bu tamamen deniz ürünleriyle ilgili değildir.

we need to savor smaller portions of seafood.
deniz ürünlerinin küçük porsiyonlarından da zevk alabilmeliyiz.

so this dish in particular is basically champagne with seafood.
Özellikle bu yemek deniz mahsüllü şampanya.

we must continue to eat the best seafood possible, if at all.
mümkün olduğu sürece deniz ürünlerinin en iyilerinden tüketmemiz gerekir.

barton seaver: sustainable seafood? let's get smart
barton seaver: deniz ürünlerinde süreklilik mi istiyoruz? Öyleyse mantıklı davranmalıyız.

it turns out mars buys more seafood than walmart because of pet food.
gerçek şu ki mars hayvan yiyeceklerinden dolayı walmart'tan daha fazla deniz ürünü satın alıyor.

a local restaurant, overlooking the beach, has a wide seafood menu.
plajı tepeden gören yerel bir restoran zengin bir deniz mahsülleri mönüsüne sahip.

heart-healthy dinner is a very important part of restorative seafood.
kalp sağlığı için hazırlanmış bir öğün "şifalı deniz ürünleri" kavramının önemli bir parçasıdır.

it allows for us to celebrate the seafood that we're also so fortunate to eat.
bu, deniz ürünlerinin önemini ve onlara sahip olduğumuz için ne kadar talihli olduğumuzu anlamamızı sağlar.

so the first thing about this idea of restorative seafood is that it really takes into account our needs.
bu yüzden bu "şifalı deniz ürünleri" fikriyle ilgili ilk şey onun bizim ihtiyaçlarımızı gözönünde bulundurmasıdır.

it is lawful for you to hunt from the sea and to eat seafood. this is for your benefit and for the benefit of travellers.
deniz avı ve onu yemek size de, yolculara da, geçimlik olarak helal kılınmıştır.

it is he who subjected to you the sea, so that you may eat its fresh seafood and bring forth from it ornaments to wear.
denizi de sizin emrinize veren o'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs-eşyaları çıkarmaktasınız.

bostaph left slayer shortly after the album's recording to work on his own project, truth about seafood.
bostaph albümün kayıtlarından kısa bir süre sonra kendi müzikal projesi truth about seafood üzerine yoğunlaşmak için gruptan ayrıldı.

the best part about restorative seafood though is that it comes on the half-shell with a bottle of tabasco and lemon wedges.
"Şifalı deniz ürünleri"nin en iyi tarafı midye kabuğunda, tabsco sosu ve limon ile birlikte sunulmasıdır.

a local restaurant, nestled close to the cottages, has a wide seafood menu -- bass, octopus, cuttlefish and squid.
köy evlerinin yakınındaki yerel bir restoran zengin bir deniz ürünleri mönüsüne sahip - levrek, ahtapot, kalamar ve sübye.

it is he who subjected to you the sea, so that you may eat its fresh seafood and bring forth from it ornaments to wear. you see the ships cleaving through it.
taze et yemeniz, takındığınız süsleri edinmeniz ve allah'ın bol nimetinden faydalanmanız için denize -ki gemilerin onu yara yara gittiğini görürsün- boyun eğdiren de o'dur.

al-andalus, which specializes in fish and seafood, is popular with tourists, as are al-sammak and the upscale roots club.
daha çok balık ve deniz ürünleriyle tanınan "al-andalus", "al-sammak" gibi turistlerin en çok ilgi gösterdiği lokantalardandır.