Je was op zoek naar: shaking (Engels - Turks)

shaking palsy
parkinson hastalığı

tom is shaking.
tom titriyor.

tom started shaking.
tom sallanmaya başladı.

tom is still shaking.
tom hâlâ sarsıyor.

you're still shaking.
hâlâ titriyorsun.

tom's hands are shaking.
tom'un elleri titriyor.

i noticed her hands shaking.
onun ellerinin titrediğini fark ettim.

her voice was shaking with anger.
sesi öfkeden titriyordu.

i'm shaking with joy and disbelief!!!
sevinç ve şüphe ile titriyorum!

they were taking videos of buildings shaking.
sallanan binaları videoya kaydediyorlardı.

when earth is shaken with a mighty shaking
yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "buna ne oluyor?" dediği zaman;

he said, "my knees are still shaking."
"hala dizlerim titriyor."

tom skeleton was shaking and trembling in every limb.
tom skeleton'un her organı sallanıyordu ve titriyordu.

when the earth will be shaken with a mighty shaking,
yer o müthiş depremiyle sarsıldığı zaman...

when the earth will suddenly shake with a terrible shaking,
yer şiddetle sarsıldığı

when the earth is shaken with her (violent) shaking,
yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "buna ne oluyor?" dediği zaman;

there the believers were tested and shaken with a severe shaking.
İnananlar orada denenmiş ve şiddetle sarsılmışlardı.

when the earth shall be shaken with a (severe) shaking,
yer şiddetle sarsıldığı

everything in my room was shaking -- my heart, my windows, my bed, everything.
odamdaki herşey sallanıyordu -- kalbim, pencerelerim, yatağım -- herşey