Je was op zoek naar: steadfastly (Engels - Turks)

strive steadfastly for the cause of god.
allah adına gerektiği gibi mücadele edin.

allah is with those who steadfastly persevere."
allah'a kavuşacaklarını umanlarsa nice azlık taife vardır ki dediler, allah'ın izniyle çokluk taifeye üst olmuştur, allah sabredenlerledir.

"peace be upon you for all that you have steadfastly endured.
"sabrettiğiniz için size selam olsun.

belgrade steadfastly refuses to accept kosovo as an independent state.
belgrad kosova'yı bağımsız bir ülke olarak tanımayı kesinlikle reddediyor.

those who pray steadfastly, and spend of that which we have provided them,
namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (allah için) harcarlar.

he has also subjected to you the sun and the moon, both steadfastly pursuing their courses.
görevlerini şaşmadan yapmak üzere güneş'i ve ay'ı da size boyun eğdirdi.

and their leaders went about, “leave him and cling steadfastly to your gods!
onlardan bir grup fırladı: "yürüyün tanrılarınıza bağlı kalın.

"peace be upon you for all that you have steadfastly endured. how excellent is the final abode!"
esenlik size derler, sabrettiğinizden dolayı; gerçekten de dünya yurdunun bu sonucu, ne de güzeldir.

other messengers have been denied before you, and they bore their rejection and persecution steadfastly, until our help came to them.
andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti.

it has steadfastly denied this, but bacik believes that its bloody entanglement with geopolitics has offered a cautionary example to other turkish charities.
dernek bunu kesinlikle reddetmesine karşın, bacık örgütün jeopolitikayla olan kanlı ilişkisinin diğer türk hayır derneklerine ihtiyati bir örnek oluşturduğuna inanıyor.

he has also subjected to you the sun and the moon, both steadfastly pursuing their courses. he has subjected to you the night as well as the day;
düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kıldı; geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi.

and their leaders went about, “leave him and cling steadfastly to your gods! indeed he has a hidden objective in this!”
onlardan ileri gelenler: yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur.

the kosovo government adopted the law last february but parliament has steadfastly not done so, despite calls by prime minister hashim thaci to honour the country's international obligations.
kosova hükümetinin yasayı geçen Şubat ayında kabul etmesine karşın ve başbakan haşim taçi'nin ülkenin uluslararası yükümlülüklerine saygı gösterilmesine yönelik çağrılarına rağmen, parlamento bunu sebatla yapmadı.

in a change from their earlier position, however, they are no longer demanding that ballot boxes be reopened and the ballots recounted -- something the dp has steadfastly refused to do.
fakat artık eskisi gibi, dp'nin hep reddettiği bir öneri olan oy sandıklarının açılmasını ve oyların tekrar sayılmasını artık talep etmiyorlar.

already in school in east germany, he made no secret of his anti-communist position, and he steadfastly refused to join the communist youth movement, the free german youth.
zaten doğu almanya'da okulda, anti-komünist olduğunu sır olarak sakladı ve inatla komünist gençlik hareketi ve Özgür alman gençlik hareketlerine katılmayı reddetti.

other messengers have been denied before you, and they bore their rejection and persecution steadfastly, until our help came to them. there is no one who can change the words of god. you have already received some account of those messengers.
andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlandı da onlar, kendilerine yardımımız erişinceye dek sözlerinin yalan sayılmasına ve uğradıkları eziyetlere katlandılar ve allah'ın sözlerini değiştirecek yoktur ve sana da o peygamberlerin haberleri gelmiştir.

"it is my hope that, at lisbon, all of our nato allies will lend their support towards achieving this end -- for their own security and for the security of the alliance that we have so steadfastly supported these 60 plus years," gates said.
abd'li bakan, "umudum, lizbon'da bütün nato müttefiklerimizin -- 60 yıldan uzun süredir azimle desteklediğimiz kendi güvenlikleri ve İttifakın güvenliği için- bu konuda destek vermeleridir."