Je was op zoek naar: strayed (Engels - Turks)

where have you strayed?"
nasıl da döndürülürsünüz! "

but they had strayed from them.
aksine, onları terkettiler.

in fact they strayed away from them.
aksine, onları terkettiler.

indeed such men have altogether strayed.
ve işte onlar, sapıkların ta kendisidirler.

they will say: they have strayed from us.
"onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler.

they have strayed and cannot find a way.
artık hak yolu bulmaya güçleri yetmez.

they therefore strayed, so cannot find a path.
artık bir daha yolu bulamazlar.

thus adam disobeyed his lord and strayed into error.
adem, rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.

your companion has neither strayed nor is he misguided,
arkadaşınız (muhammed) ne sapmıştır, ne de azmıştır.

your companion has neither strayed nor is he deluded;
arkadaşınız (muhammed) ne sapmıştır, ne de azmıştır.

so we led you astray; we ourselves were strayed.”
"biz azmıştık. sizi de azdırdık."

indeed, those who doubt the hour have strayed far away.
dikkat edin, kıyamet saati hakkında tartışıp duranlar, geri dönüşü olmayan bir sapıklığın tam içindedirler.

your companion [muhammad] has not strayed, nor has he erred,
arkadaşınız (muhammed) ne sapmıştır, ne de azmıştır.