Je was op zoek naar: surroundings (Engels - Turks)

surroundings
çevre

you must assimilate into new surroundings.
yeni çevreyi benimsemelisin.

he soon got used to the new surroundings.
kısa sürede yeni çevreye alıştı.

he felt ill at ease in the new surroundings.
yeni ortamlarda huzursuz hissettim.

they churn up debris in their surroundings.
etraflarındaki enkazı alt üst ederler.

god has blessed the surroundings of the aqsa mosque.
bütün eksikliklerden uzaktır o!

i found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.

will consider the project's impact on the physical surroundings.
Çevresel ortamdaki proje etkisini göz önünde bulunduracaktır.

and she decides to be a little bit more aware of her surroundings.
ve etrafında olup bitenle biraz daha fazla ilgilenmeye karar veriyor.

- provided that the surroundings of the materials is cleaned with disinfectant,
- malzemelerin etrafları her defasında dezenfektanla silinmek koşuluyla birinci poşet c

he created paintings of the cities dresden and pirna and their surroundings.
dresden ve pirna şehri ve etrafının manzaralarının resimlerini yarattı.

difficult use of the self-contained respiratory protection equipment in overheated surroundings
aşırı ısınmış ortamlarda bağımsız solunum koruma ekipmanın kullanım zorluğu

serbia's surroundings are a natural steel market," he told setimes.
sırbistan'ın çevre bölgeleri doğal bir çelik pazarıdır." dedi.

both modern and timeless, chania and its surroundings offer historical, cultural and culinary delights.
hem modern hem de zamandan bağımsız hanya ve çevresi tarih, kültür ve yemekleriyle ünlü.

actual transmission distances supported may differ depending on surrounding conditions.
desteklenen gerçek aktarım mesafeleri çevre koşullarına bağlı olarak farklılık gösterebilir.