Je was op zoek naar: to be, or not to be, that is the question (Engels - Turks)

to be or not to be, that is the question.
olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.

to drink or not to drink - that is the question.
İçmek ya da içmemek - işte asıl soru bu.

to be or not to be.
olmak ya da olmamak.

whether she agrees or not is the question.
esas sorun, katılıp katılmayacağı.

and that is, what is the question that we're trying to answer?
ve bu da, cevap vermeye calistigimiz soru nedir?

that is a promise not to be denied."
bu söz, yalanlanamayan bir tehdit idi.

i actually think that being a girl is so powerful that we've had to train everyone not to be that.
ben aslında şöyle düşünüyorum; kız olmak o kadar güçlü bir şey ki herkesi kız olmamak için eğitmemiz gerekiyor.

indeed in that is a sign, but most of them were not to be believers.
muhakkak ki bunda bir ibret vardır ama yine çokları inanmazlar.

but the future of war is also going to be that is, our new technologies don't merely remove humans from risk.
neyse ki silah dolu değildir ve kimse yaralanmaz. tıpkı geçen sene güney afrika'da olduğu gibi: bir uçaksavar silahı, söylendiği gibi;

that is, the cauchy–riemann equations are the conditions for a function to be conformal.
yani, cauchy-riemann denklemleri bir fonksiyonun açıkorur gönderim olması için olan koşullardır.

it is the area determining whether or not a buffer is required to be used in the input definition.
input tanımlamasında buffer kullanılmak isteni pistenmediğinin seçildiği alandır.

in other words, it is the value that is most likely to be sampled.
diğer bir deyimle, mod rassal sayı değeri en olabilir şekilde örnek alınan değerdir.