Je was op zoek naar: trying your language so i can speak with you (Engels - Turks)

i must speak with you.
seninle konuşmalıyım.

can i speak with you?
seninle konuşabilir miyim?

i have to speak with you.
seninle konuşmalıyım.

i must speak with you alone.
seninle yalnız konuşmam gerekiyor.

i've come to speak with you.
seninle konuşmaya geldim.

may i speak with you alone, tom?
seninle yalnız konuşabilir miyim, tom?

i can speak turkish
ben türkçe biliyorum

i can speak chinese.
Çince konuşabilirim.

i need to speak with you about something.
seninle bir konu ile ilgili konuşmam lâzım.

because i can speak chinese.
Çünkü Çince konuşabilirim.

have him hold your wrist so i can ...
bileğinden tutsun ki ben de --

so i can tell this.
yani bunu diyebilirim.

so i can feel the skin.
böylelikle deriyi hissedebiliyorum.

i can understand your language.
dilinizi anlayabiliyorum.

and if any of you are interested in that, i would love to speak with you.
ve eğer aranızda bu konuyla ilgilenenler varsa sizinle konuşmayı çok isterim.

so i can ask you, which direction is it rotating?
o halde size hangi yönde döndüğünü sorabilirim.

so i can go back to my story.
yani hikayeme geri dönebilirim.

golaud asks the doctor and arkel to leave the room so he can speak with mélisande alone.
golaud karısı ile yalnız olarak konuşmak istediği için doktor ve arkel'in odadan ayrılmalarını ister.

be quiet so i can get some sleep.
sessiz ol böylece biraz uyuyabileyim.

and so i can generate a force feedback.
böylelikle bir güç geribildiriminde bulunabiliyor.