Je was op zoek naar: unconscious (Engels - Turks)

collective unconscious
kolektif bilinçdışı

she is unconscious.
o kendinde değildir.

is tom unconscious?
tom bilinçsiz mi?

he's unconscious.
o kendinde değil.

tom appears unconscious.
tom bilinçsiz görünüyor.

tom wasn't unconscious.
tom bilinçsiz değildi.

the patient is unconscious.
hasta bilinçsiz.

she is unconscious of her sin.
o günahının farkında değil.

but in more of an unconscious way.
ama bu bilinçsiz bir şekilde gerçekleşti.

he has been unconscious for three days.
onun üç gün boyunca bilinci kapalı.

that is what the unconscious mind hungers for.
bilinçdışı zihnin açlık duyduğu budur.

i love pun and the relation to the unconscious.
kelime oyununu ve bilinçaltı ile olan ilişkisini seviyorum.

most people are entirely unconscious of these filters.
pek çok insan bu filtrelerden tamamen habersiz.

in the collective unconscious, the soul of the human race.
müştereken bilinçsiz olan, insan ırkının ruhunda

he was found lying unconscious on the kitchen floor.
o, mutfak zemininde bilinçsiz yatarken bulundu.

unconscious patient should not be given anything by mouth.
baygın haldeki kurbana ağız yoluyla hiçbir şey verilmemelidir.

think of strokes that can devastate your mind or render you unconscious.
zihninizi yıkan ve sizi şuursuz bırakan inmeleri düşünün.

the doctor, barbara, ian and susan are all temporarily rendered unconscious.
doktor, barbara, ian ve susan bayılır.

murtagh and saphira stage a rescue, and eragon escapes with the unconscious elf.
eragon, saphira ve murtagh sayesinde yanına şuursuz yatan elfi de alarak kaçar.

he says that the conscious mind is this tiny rider on this giant elephant, the unconscious.
bilincin, kocaman bir fil olan bilinçaltının üzerinde minicik bir sürücü olduğunu söyler