Je was op zoek naar: you are in everything i do (Engels - Turks)

atoms are in everything.
atomlar her şeyin içinde vardır.

my dear you are my everything i love you
canım

please just do everything i do.
lütfen sadece benim yaptığım her şeyi yap.

i will make you happy in everything
ben her şeyi sizi mutlu edecek

you have got everywhere and in everything.
her yerde ve her seyde sen varsın.

i'm not saying you have to do everything i do.
yaptığım her şeyi yapmak zorunda olduğunu söylemiyorum.

he finds fault with everything i do.
yaptığım her şeyde hata bulur.

and let me tell you, corn is in everything.
ve söylememe izin verin, mısır her şeyde var.

i don't believe in everything i saw.
her gördüğüme inanmam.

everything i do is word for word off a tape.
yaptığım her şey kelimesi kelimesine teypten alınmadır.

he is successful in everything.
o, her şeyde başarılıdır.

i'll do everything i can.
ben elimden gelen her şeyi yapacağım.

i will do my best in everything.
her şeyde elimden geleni yapacağım.

ask me whenever you are in doubt.
Şüphen olursa bana sor.

indeed, you are in differing speech.
ki siz gerçekten tartışmalarla dolu bir söz içindesiniz.

i am glad you are in my life kiss you
iyi ki hayatimdasin

certainly, you are in your old error."
"sen hala geçmişteki yanlışlığındasın."

okay? there's sugar in everything.
değil mi? Şeker her şeyde var.

he always takes his time in everything he does.
her zaman yaptığı işte istediği kadar zaman harcar.

do not kill any game when you are in pilgrim sanctity.
sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir.