Je was op zoek naar: you come to me (Engels - Turks)

come to me.
bana gel.

and then, you come back to me.
ve sonra bana geri dönersiniz.

did you come to town?
kasabaya geldin mi?

do you come to turkey
türkiye ye gelir misin

so you come to a city.
gidin herhangi bir şehre.

please come to talk to me.
lütfen benimle konuşmaya gel.

when will you come to turkey?
gelince konussak daha iyi olur

i seek refuge in you lest they come to me."
"onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım rabbim!"

until you come to the graves.
nihayet kabirleri ziyaret ettiniz (kabre girinceye kadar mal artırmağa çalıştınız).

how did you come to believe that?
nasıl oldu da ona inandın?

come to me and tell me what it is.
bana gelin ve neler olduğunu söyleyin.

can you come to the meeting tomorrow?
yarın toplantıya gelebilir misin?

will you come to us today, sister?
bu gun bize gelcek misin abla

of all people do you come to males,
buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin rabbine aittir. rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?

father, a knowledge that has not reached you has come to me.
"babacığım! doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi.

do not defy me, and come to me submissively.’”
"'bana karşı büyüklük taslamayın; bana müslümanlar olarak gelin,' diye uyarmaktadır."

ok, you come to ted. why do you come to ted?
tamam, ted'e geldiniz. ted'e niye geliyorsunuz?

when you come to hawaii, i'll show you around.
hawaii'ye geldiğinde, seni gezdireceğim.

"you come to work. how come you're so happy?"
"İşe geliyorsun. nasıl oluyor da bu kadar mutlusun?"

he said: "this has come to me through my own acumen."
bu (servet) bende bulunan bir bilgi sayesinde bana verildi dedi.