Je was op zoek naar: you must learn (Engels - Turks)

you must learn from mistakes.
hatalarından ders almalısın.

i must learn french.
fransızca öğrenmek zorundayım.

you must be
umit

you must come.
gelmelisin.

you must get -- ?
bunun için -- ?

you must study hard and learn many things.
Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.

you must be tom.
sen tom olmalısın.

me, you must fear.
ve yalnız benden korkun.

you must learn english whether you like it or not.
sevsen de sevmesen de İngilizceyi öğrenmelisin.

i must learn this poem by heart.
bu şiiri ezbere öğrenmeliyim.

you must be joking.
Şaka yapıyor olmalısın.

you must be kidding!
Şaka yapıyor olmalısın!

if you have not, you must learn about it. creativecommons.org.
duymadıysanız, mutlaka öğrenmeniz lazım. creativecommons.org

you must act more wisely.
daha akıllıca hareket etmelisin.

we must learn to live in harmony with nature.
doğayla uyum içinde yaşamayı öğrenmeliyiz.

the first thing you must learn is to stand on your own ideas.
Öğrenmeniz gereken ilk şey, kendi fikirleriniz üzerinde durmak.

that is a good balance and we must learn to play that field.
arada gayet güzel bir denge var ve bizler de aynı sahada birlikte oynamayı öğrenmeliyiz.

smart data consumers must learn to keep an open mind to what the data say.
akıllı veri tüketicileri, verilerin söylediklerine açık bir şekilde dikkat etmeyi öğrenmelidir.

we must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.
erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz.

sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. you must learn how to handle it quickly.
bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.