Je was op zoek naar: zoology deals with the study of animal life (Engels - Turks)

history deals with the past.
tarih geçmişle ilgilenir.

anthropology is the study of humans.
antropoloji; insan bilimidir.

astronomy deals with the stars and planets.
astronomi yıldızlar ve gezegenler ile ilgilenir.

he applied himself to the study of music.
o kendini müzik çalışmasına adadı.

he devoted all his time to the study of history.
tüm vaktini tarih çalışmalarına ayırdı.

the idea of resilience comes from the study of ecology.
dayanıklılık fikri ekoloji çalışmalarından ortaya çıkıyor.

ecology is the study of living things all around us.
ekoloji tüm çevremizde yaşayan şeylerle ilgili çalışmadır.

genetics has opened the door to the study of human variability.
genetik, insan çeşitliliğini araştırmanın kapılarını açtı.

and it kind of led me to astrobiology, which is the study of possible life in the universe.
bu da beni, evrendeki muhtemel yaşamları inceleyen astrobiyolojiye yöneltti.

this is honestly the most exciting period ever for the study of unknown life forms on our planet.
Şu an, gezegenimizin bilinmeyen yaşam formlarını araştırmak için bugüne kadarki en heyecan veren an.

#to encourage the study of comparative religion, philosophy, and science.
# din kuralları, felsefe ve bilim sınırlarının ötesinde çalışabilmek.

thus we deal with the sinners.
biz suçlulara böyle yaparız.

thus do we deal with the criminals.
biz suçlulara böyle yaparız.

how did you deal with the matter?
meseleyi nasıl hallettin?

how would you deal with the problem?
problemin üstesinden nasıl gelirsin?

modern studies of animal cognition have shown that these concepts are not unique to humans.
hayvan kavramına ilişkin modern çalışmalar, bu kavramların insanlara özgü olmadığını göstermiştir.

leave me to deal with the deniers, lords of ease and comfort (in this life); and do thou respite them awhile.
beni ve o ni'met sahibi yalanlayıcıları yalnız bırak ve onlara biraz mühlet ver.

she's a bit shy, but confident enough to deal with the challenges life has brought her.
biraz utangaç, ama hayatın getirdiği zorluklarla başa çıkabilecek kadar kendinden emin.

leave it to me to deal with the deniers, who live a life of comfort, and bear with them a little longer.
beni ve o ni'met sahibi yalanlayıcıları yalnız bırak ve onlara biraz mühlet ver.

and leave me alone to deal with the beliers (those who deny my verses, etc.), and those who are in possession of good things of life.
benimle, o nimete boğulmuş yalanlayıcıları baş başa bırak!