Je was op zoek naar: opetuslapsia (Fins - Turks)

mutta saulus puuskui yhä uhkaa ja murhaa herran opetuslapsia vastaan ja meni ylimmäisen papin luo
saul ise rabbin öğrencilerine karşı hâlâ tehdit ve ölüm soluyordu. başkâhine gitti, Şamdaki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. orada İsanın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp yeruşalime getirmek niyetindeydi.

sinun lapsesi ovat kaikki herran opetuslapsia, ja suuri rauha on sinun lapsillasi oleva.
esenlikleri tam olacak.

kun apollos oli korintossa, tuli paavali, kuljettuaan läpi ylämaakuntien, efesoon ja tapasi siellä muutamia opetuslapsia.
apollos korintteyken pavlus, iç bölgelerden geçerek efese geldi. orada bazı öğrencileri bularak onlara, ‹‹İman ettiğiniz zaman kutsal ruhu aldınız mı?›› diye sordu. ‹‹kutsal ruhun varlığından haberimiz yok ki!›› dediler.

niin he herjasivat häntä ja sanoivat: "sinä olet hänen opetuslapsensa, mutta me olemme mooseksen opetuslapsia.
adama söverek, ‹‹onun öğrencisi sensin!›› dediler. ‹‹biz musanın öğrencileriyiz.

ja meidän kanssamme tuli myös opetuslapsia kesareasta, jotka veivät meidät majapaikkaamme, erään vanhan opetuslapsen, kyprolaisen mnasonin, tykö.
sezariyedeki öğrencilerden bazıları da bizimle birlikte geldiler. bizi, evinde kalacağımız adama, eski öğrencilerden kıbrıslı minasona götürdüler.

ei ole opetuslapsi opettajaansa parempi, eikä palvelija parempi isäntäänsä.
‹‹Öğrenci öğretmeninden, köle efendisinden üstün değildir.