Je was op zoek naar: 그런데도 (Koreaans - Turks)

그런데도 끌리네!
fakat bu çılgın düşünce aklımı çeliyor!

그런데도 걜 가졌어
yine de onun peşinden gittin.

- 그런데도 마시지 않는군
- yine de içmiyorsun.

그런데도 누이를 구하지 못하셨죠
westeros'ta korkulan zeki bir adamsınız. ama ablanızı kurtaramadınız.

그런데도 트랜스포뮴을 다뤄요?
ve şimdi de transformium üzerinde mi çalışıyorsun?

- 그런데도 말을 안 걸어?
- ama hâlâ konuşmuyorlar mı?

그런데도 지금처럼 우린 서로 얘기하자
gene buradayız, hala konuşuyoruz.

그런데도, 뇌사 판정을 내린 거네요
ama siz ölüm ilanını verdiniz.

- 그런데도 내 앞에 서 있네?
Şu an burada yanımda dikilmene rağmen.

그런데도 환자를 살려 낼 수가 없었어요.
ama onu geri getiremedik.

그런데도 그는 내가 더하여 주기를 바라고 있느뇨
bir de verdiğim nimetten artırmamı umar;

그런데도 봐라, 방금 먹은 저 파이가 6달러나 하는데
biraz once yedigim kek alti papeldi.

곧 동이 트겠군 그런데도 더위에 숨이 막힐 것 같아
yakında şafak sökecek ama boğucu bir sıcaklık var.

그런데도 찾아가야겠어요? do we even want to find out?
bunu illa öğrenmemiz mi gerek?

- 그런데 뭐?
- evet efendim, ben... fakat... - fakat ne?