Je was op zoek naar: 끝까지 (Koreaans - Turks)

끝까지
haydi ama!

끝까지!
- topla gel!

끝까지 죄를
İyileşmesinin önündeki en büyük engel, yaptığı şeyle yüzleşmeyi reddetmiş olmasıydı.

끝까지 듣고 대답하게
hayır, cevabını vermeden önce, hepsini dinle.

- 끝까지 말렸어야지
daha çok çalışmalıydın.

(끝까지 무뚝뚝한 녀석이네..
ama hep soguk bir tavri vardi.

거의 경계 끝까지 갔는데요
neredeyse sınıra yaklaştı efendim.

끝까지 아무것도 녹음이 안되었어.
boşluk! tüm o konuşma boyunca.

거의 끝까지 간거예요, 땅벌레.
Çoğu gitti azı kaldı, yer domuzu.

멋져, 좋아, 끝까지 채워.
tamamdır. tamam, dolduruyorum.

끝까지 다 기다려주지 않을거야
bir sonraki felaketi bekleyemem.

끝까지 찾음, 위에서부터 계속
arama en aşağıya ulaştı, yukarıdan devam ediliyor.

끝까지 다 봤다구 이젠 끝이라니!
İkinci bölümü gözümü kırpmadan izledim, fazlasıyla... bu kapanış geceleri acı verici.

- 제모도 했다는데 끝까지 안 갔어요?
- hey, ben her zaman gerekeni yaparım.

걔는 끝까지 잡아떼더라 시켜서 했다고...
o inkar etti ve buna zorlandığını söyledi.

- 끝까지 해 주세요? - 그러고 말고
elbette. zevkle.

프랑스 감옥선에서 썩느니 끝까지 싸우겠습니다
savaşı hudson körfezinde bir fransız tutsak gemisinde geçirmektense... sonuna kadar çarpışırlar.

은하계를 통해 퍼져나가서... 우주의 끝까지 도달하지
galaksi boyunca yolculuk ediyor evrenin en uç köşelerine kadar.

동요 하나 때문에 우주의 끝까지 온 거였어요?
bir çocuk şarkısı yüzünden mi evrenin sonuna geldik?

너에겐 끝까지 이 케이스를 지킬 권리가 생긴 거야
sonuna kadar bu vakanın içinde olmaya hak kazandın.