Je was op zoek naar: misit (Latijn - Turks)

et qui videt me videt eum qui misit m
‹‹beni gören beni göndereni de görür.

et misit eum annas ligatum ad caiaphan pontifice
bunun üzerine hanan, onu bağlı olarak başkâhin kayafaya gönderdi.

misit ante eos virum in servum venundatus est iosep
leyleğin evi ise çamlardadır.

et misit illos praedicare regnum dei et sanare infirmo
sonra onları tanrının egemenliğini duyurmaya ve hastalara şifa vermeye gönderdi.

ioth manum suam misit ad fortia et digiti eius adprehenderunt fusu
avucunda iği tutar.

et dedit eis petitionem ipsorum et misit saturitatem in anima eoru
peygamberlerime kötülük etmeyin!›› dedi.

et misit sagittas et dissipavit eos et fulgora multiplicavit et conturbavit eo
uyanınca suretini görmeye doyacağım.

cum venisset autem una vidua pauper misit duo minuta quod est quadran
yoksul bir dul kadın da geldi, birkaç kuruş değerinde iki bakır para attı.

misit ahab ad omnes filios israhel et congregavit prophetas in monte carmel
ahav bütün İsraile haber salarak peygamberlerin karmel dağında toplanmalarını sağladı.

conventione autem facta cum operariis ex denario diurno misit eos in vineam sua
adam, işçilerle günlüğü bir dinara anlaşıp onları bağına gönderdi.

at ubi venit plenitudo temporis misit deus filium suum factum ex muliere factum sub leg
ama zaman dolunca tanrı, yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, yasa altında doğan öz oğlunu gönderdi. Öyle ki, bizler oğulluk hakkını alalım.

amen amen dico vobis non est servus maior domino suo neque apostolus maior eo qui misit illu
size doğrusunu söyleyeyim, köle efendisinden, elçi de kendisini gönderenden üstün değildir.

et abiit et adhesit uni civium regionis illius et misit illum in villam suam ut pasceret porco
bunun üzerine gidip o ülkenin vatandaşlarından birinin hizmetine girdi. adam onu, domuz gütmek üzere otlaklarına yolladı.

dominus autem misit ventum magnum in mari et facta est tempestas magna in mari et navis periclitabatur conter
yolda rab şiddetli bir rüzgar gönderdi denize. Öyle bir fırtına koptu ki, gemi neredeyse parçalanacaktı.