Je was op zoek naar: saktmodig (Noors - Turks)

saktmodig fremmer
# biz o'nun kullarıyız #

han virker temmelig saktmodig.
ama çok ürkek görünüyor.

en stillferdig og saktmodig kvinne.
sessiz, uysal bir kadındı.

du satt der, saktmodig som en jente - og sa ikke ett ord.
orada bir kız gibi uysalca oturdun. bir kelime etmedin.

ludvig er personlig pessimist, saktmodig og trives best i utkantstrøk.
kendini yalnızca darkest devon'da evinde hisseden lambert, nevi şahsına münhasır bir kötümserdir.

ikke drikkfeldig, ikke voldsom, men saktmodig, ikke stridslysten, ikke pengekjær,
Şarap düşkünü, zorba olmamalı; uysal, kavgadan ve para sevgisinden uzak olmalı.

men moses var en meget saktmodig mann, mere enn alle mennesker på jorden.
musa yeryüzünde yaşayan herkesten daha alçakgönüllüydü.

si til sions datter: se, din konge kommer til dig, saktmodig og ridende på et asen, på trældyrets fole.
‹‹siyon kızına deyin ki, ‹İşte, alçakgönüllü kralın, eşeğe, evet sıpaya, eşek yavrusuna binmiş sana geliyor.› ››

ta mitt åk på eder og lær av mig! for jeg er saktmodig og ydmyk av hjertet; så skal i finne hvile for eders sjeler.
boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. böylece canlarınız rahata kavuşur.

- "salige være de saktmodige"!
sabırlılar diyormuş. "sabırlılar mukaddestir."