Je was op zoek naar: zalagaonice (Servisch - Turks)

za razliku od velikih gradova poput njujorka i londona, zalagaonice su u grčkoj do skoro bile gotovo nepoznat pojam.
oysa bir zamanlar new york ve londra gibi büyük şehirlerde oldukça sıkça rastlanan rehinciler, yunanistan'ın tamamen yabancı olduğu bir kavramdı.

zalagaonice na plakatima širom atine reklamiraju „otkup zlata po najboljim cenama“. [marija paravantes/setimes]
rehincilerin "altınlarınız iyi fiyata alınır" yazılı ilanlarına atina'nın birçok yerinde rastlamak mümkün. [maria paravantes/setimes]

i dok zalagaonice cvetaju, imigranti, većinom bez papira, bore se za koricu hleba i gurajući iskrivljena kolica iz supermarketa po ulicama dan i noć temeljno pretresaju kontejnere sa smećem, u potrazi za bilo čime što mogu da recikliraju i zarade neki evro.
bir yanda rehinciler gittikçe çoğalırken, diğer yanda çoğu kaçak durumda olan göçmenler de ekmek parası için mücadele ediyor. bir avro kazanabilmek için, yamulmuş market arabalarıyla gece gündüz demeden çöpleri karıştırarak geri dönüştürülebilir atık arıyorlar.

kako se kriza pojačava i grci dublje kopaju po džepovima da bi isplatili sve -- od stalno rastućih poreza do rata za kredit koje im vise nad glavom, na svakom ćošku su se u toku protekle godine pojavile zalagaonice, koje se, putem flajera i na internetu, reklamiraju i obećavaju da će „kupiti zlato“ po najpovoljnijim cenama.
krizin etkilerinin her geçen gün daha da ağırlaştığı ve halkın gittikçe artan vergileri ve kredi borçlarını ödemek için çok ciddi derecede zorlandığı yunanistan'da, son bir yıl içinde her köşebaşında türeyen rehinciler ve bunların hem internette hem de kentin her yerinde rastlanan "altınlarınız alınır" ilanları, ülkenin içinde bulunduğu yeni gerçekliği tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.