Je was op zoek naar: insolentan (Spaans - Turks)

y apenas les salva, ya en tierra, al punto se insolentan injustamente.
allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar.

sólo incurren en él quienes son injustos con los hombres y se insolentan en la tierra injustamente.
aleyhlerine yol aranacak olan şu kişilerdir ki, insanlara zulmederler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlıklar sergilerler/saldırılarda bulunurlar.

y apenas les salva, ya en tierra, al punto se insolentan injustamente. «¡hombres!
ama (allah) onları kurtarınca hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlık yaparlar.

sólo incurren en él quienes son injustos con los hombres y se insolentan en la tierra injustamente. esos tales tendrán un castigo doloroso.
ancak halka zulmedenleri ve haksız yere, yeryüzünde azgınlıkta bulunanları suçlu saymaya yol var, onlaradır elemli azap.

y apenas les salva, ya en tierra, al punto se insolentan injustamente. «¡hombres! ¡vuestra insolencia se volverá contra vosotros! tendréis breve disfrute de la vida de acá. luego, volveréis a nosotros y ya os informaremos de lo que hacíais».
onları kurtarınca da görürsün ki gene yeryüzünde haksız yere azgınlığa girişmişler. ey insanlar, azgınlığınız, ancak kendinize, dünya menfaatlerinin sonucudur bu, sonra dönüp geleceğiniz yer, bizim tapımızdır ve biz, neler yaptıysanız hepsini haber vereceğiz size.