Je was op zoek naar: tesoro (Spaans - Turks)

tesoro granja
kasa patlat

o pila tesoro c
koloni queen

mickey mouse tesoro
mickey mouse hazine avı

debajo de él había un tesoro que les pertenecía.
altında, oğlanlara ait bir define vardı.

puke el pirata tiene que recoger barfs negro tesoro.
dana bir hayal dünyasında yaşayan bir hayalperest olduğunu.

así es el que hace tesoro para sí y no es rico para con dios
‹‹kendisi için servet biriktiren, ama tanrı katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur.››

porque donde esté tu tesoro, allí también estará tu corazón
hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.

porque donde esté vuestro tesoro, allí también estará vuestro corazón
hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.››

es mejor lo poco con el temor de jehovah que un gran tesoro donde hay turbación
zengin olup kaygı içinde yaşamaktan yeğdir.

porque jehovah ha escogido a jacob para sí, a israel como su especial tesoro
Öz halkı olarak İsraili seçti.

porque no conoció sosiego en su interior, no se salvará ni con su más preciado tesoro
serveti onu kurtaramayacak.

el hombre bueno del buen tesoro saca cosas buenas, y el hombre malo del mal tesoro saca cosas malas
İyi insan içindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır.

estando jesús sentado frente al arca del tesoro, observaba cómo el pueblo echaba dinero en el arca. muchos ricos echaban mucho
İsa tapınakta bağış toplanan yerin karşısında oturmuş, kutulara para atan halkı seyrediyordu. birçok zengin kişi kutuya bol para attı.

de sus tesoros y suntuosas residencias.
ama biz firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.