Je was op zoek naar: kurtulamadığını (Turks - Deens)

kurtulup kurtulamadığını bilmiyordum.
jeg anede ikke, om du var undsluppet.

diğer ikisinin kurtulamadığını duydum.
jeg hører at de to andre mænd ikke klarede det.

kimlerin hayatlarının kıl payı kurtulduğunu... ve kimlerin kurtulamadığını...
dem der lige klarede den med livet i behold... og dem der ikke gjorde.

bana kızın o geceden kurtulamadığını söylediler. yangın gecesi.
de sagde at hun ikke ville overleve natten.

İlk düştüğünde, ilk aklımıza gelen şey ailene kurtulamadığını söylemek oldu.
da vi lige så dig falde, var vores tanker med dig og din familie, hvis du ikke ville overleve.

ne yani, bütün bu bağlantılarına rağmen bundan kurtulamadığını mı söylüyorsun?
- kunne du ikke sno dig ud af det?

halen daha neden lily'den kurtulamadığını biliyor musun? Çünkü hafızanda hala onun çıplaklığı var.
du har ikke ovre lily, fordi du stadig husker hende nøgen.

bu, iyi bir cevap değil. başımdan bir tufan ve bir kanser geçti, neden benim kurtulmuş olduğumu ve pek çok kişinin kurtulamadığını bilmiyorum.
det er ikke et godt svar, jeg har været igennem kræft og en tornado, og jeg ved ikke hvorfor jeg overlevede, mens så mange andre ikke gjorde,

"cazibesinden kurtulamadığım yüzünde ışıldayan sabahın o ilk ışıkları..."
i just want to be there når morgen lyset brænder