Je was op zoek naar: sedef (Turks - Duits)

sedef
perlmutt

sedef hastalığı
psoriasis vulgaris

bende çok mutluyum canım sedef
du hast auch ein super job

etraflarında kendi hizmetlerine tahsis edilmiş, sedef içinde saklı inci gibi pırıl pırıl civanlar dolaşır.
und ihnen servieren ihre dienstjungen, die wie in muscheln aufbewahrte perlen wären.

Çevrelerinde de kendilerine mahsus, sedef içinde saklı inci gibi civanlar dolaşır (hizmet eder).
und ihnen servieren ihre dienstjungen, die wie in muscheln aufbewahrte perlen wären.

hepsinden de taze et yersiniz ve takındığınız (inci, sedef gibi) süs (eşyası) çıkarırsınız.
und aus allen (beiden) eßt ihr frisches fleisch und holt schmuck heraus, den ihr anlegt.

mermer sütunlar üzerindeki gümüş çemberlere mor ve beyaz renkli iplikten yapılmış sicimlerle bağlanmış beyaz ve lacivert kumaşlar asılmıştı. somaki, mermer, sedef ve pahalı taşlar döşenmiş avluya altın ve gümüş sedirler yerleştirilmişti.
da hingen weiße, rote und blaue tücher, mit leinenen und scharlachnen seilen gefaßt, in silbernen ringen auf marmorsäulen. die bänke waren golden und silbern auf pflaster von grünem, weißem, gelbem und schwarzen marmor.

kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.'
und ihnen servieren ihre dienstjungen, die wie in muscheln aufbewahrte perlen wären.