Je was op zoek naar: yanılgı (Turks - Duits)

gerçekte firavun, haman ve askerleri bir yanılgı içindeydi.
gewiß, fir'aun, haman und deren heerscharen pflegten verfehlt zu handeln.

doğrusu, babamız belli ki, çok açık bir yanılgı içindedir."
gewiß, unser vater ist doch eindeutig irriger ansicht.

tanrı ölülerin değil, dirilerin tanrısıdır. siz büyük bir yanılgı içindesiniz.››
gott aber ist nicht der toten, sondern der lebendigen gott. darum irrt ihr sehr.

bu, onların: "ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak" demelerindendir. onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür.
dies war so, weil sie sagten: "das feuer wird uns nie berühren außer für abgezählte tage. ” und täuschte sie in ihrem din das, was sie zu erlügen pflegten.