Je was op zoek naar: yapayalnız (Turks - Duits)

bırak beni ve yarattığımı yapayalnız.
lasse mich (allein) mit wem ich allein erschaffen habe,

ve hepsi de kıyamet günü, onun tapısına yapayalnız gelir.
und alle kommen zu ihm einzeln am tag der auferstehung.

Şeytan da insanı 'yapayalnız ve yardımsız" bırakandır."
der satan pflegt den menschen stets im stich zu lassen.

söylediği şeylere biz mirasçı oluruz ve o bize yapayalnız gelir.
und wir erben von ihm das, was er sagt, während er einzeln zu uns kommt.

Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır.
der satan pflegt den menschen stets im stich zu lassen.

mahlon da, kilyon da öldü. böylece kocasıyla iki oğlunu yitiren naomi yapayalnız kaldı.
starben sie alle beide, mahlon und chiljon, daß das weib überlebte beide söhne und ihren mann.

bugün, sizi ilk defa yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda bıraktınız.
gewiß, bereits seid ihr dann zu uns einzeln gekommen, genauso wie wir euch das erste mal erschufen, und habt das hinter euch gelassen, was wir euch zuteil werden ließen.

allah'ın yanına başka bir ilah koyma ki, yapayalnız ve horlanmış olarak oturup kalmayasın!
geselle allah keinen anderen gott bei, sonst wirst du entehrt, erniedrigt.

onun dediğine biz varis oluruz, (malı ve evladı bize kalır); kendisi de bize yapayalnız gelir.
und wir erben von ihm das, was er sagt, während er einzeln zu uns kommt.

andolsun ki size verdiğimiz her şeyi arkanızda bırakmışsınız da sizi evvelce nasıl yarattıysak tıpkı onun gibi tek başınıza, yapayalnız huzurumuza gelmişsiniz.
gewiß, bereits seid ihr dann zu uns einzeln gekommen, genauso wie wir euch das erste mal erschufen, und habt das hinter euch gelassen, was wir euch zuteil werden ließen.

allah ile beraber başka ilahlar edinme, yoksa kınanmış ve kendi başına (yapayalnız ve yardımcısız) bırakılmış olursun.
geselle allah keinen anderen gott bei, sonst wirst du entehrt, erniedrigt.

yemin olsun, sizi ilk yarattığımızdaki gibi yapayalnız/teker teker bize geldiniz. size verip hayaline daldırdığımız şeyleri de sırtlarınızın arkasında bıraktınız.
gewiß, bereits seid ihr dann zu uns einzeln gekommen, genauso wie wir euch das erste mal erschufen, und habt das hinter euch gelassen, was wir euch zuteil werden ließen.

andolsun ki size verdiğimiz her şeyi arkanızda bırakmışsınız da sizi evvelce nasıl yarattıysak tıpkı onun gibi tek başınıza, yapayalnız huzurumuza gelmişsiniz. sizce tanrıya eş olan şefaatçilerimizi de yanınızda görmüyoruz.
und nun kommt ihr einzeln zu uns, wie wir euch zuerst erschufen, und habt, was wir euch bescherten, hinter euch gelassen, und wir sehen bei euch nicht eure fürsprecher, von denen ihr wähntet, sie seien teilhaber an euren sachen.

artık senin için hayat boyunca, 'benimle temas yok' diye söylemen var (bir vahşi gibi yapayalnız yaşamağa mahkum olacaksın).
dein los im leben ist, zu sagen: >ihr dürft mich nicht berühren. < und du hast eine verabredung, die man dir sicher nicht brechen wird.

bugün, sizi ilk defa yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda bıraktınız. allah'ın size göre ortağı olduklarını iddia ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz.
und nun kommt ihr einzeln zu uns, wie wir euch zuerst erschufen, und habt, was wir euch bescherten, hinter euch gelassen, und wir sehen bei euch nicht eure fürsprecher, von denen ihr wähntet, sie seien teilhaber an euren sachen.

andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' bize geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız.
gewiß, bereits seid ihr dann zu uns einzeln gekommen, genauso wie wir euch das erste mal erschufen, und habt das hinter euch gelassen, was wir euch zuteil werden ließen.