Je was op zoek naar: çalışmamış (Turks - Engels)

daha önce beraber çalışmamış ama şimdi çalışacak olan gruplara ihtiyacımız var.
we need groups to work together that never have.

Şu anda ayda 45 avro olan taban seviyesi, hayatlarında hiç çalışmamış olanlara ödeniyor.
the bottom level, currently 45 euros a month, is paid to those who never worked.

Öncelik, seçtikleri alanda henüz avrupa'da çalışmamış olan araştırma görevlilerine verilecek.
priority will be given to researchers who have not yet worked in europe in their chosen field.

ama hayatlarında bir iddianame üzerinde çalışmamış, ve tabii ki savaş suçları gibi karmaşık konular üzerinde deneyimi olmayan kişileri getirdiler.
however, they brought in people who never worked on an indictment, and certainly not on such complicated matters such as war crimes.

sonra da bunun nedenini bulmaya çalışmış. kendi başına vardığı sonuçsa araba tamir etmek gibi sorunları çözemez hâle gelen öğrencilerin ellerini kullanarak çalışmamış olduklarıymış.
and he tried to figure out why. and he came to the conclusion, quite on his own, that the students who could no longer solve problems, such as fixing cars, hadn't worked with their hands.

birbirimizi değiştirmeye çalışmamıştık.
neither of us had tried to change the other.