Je was op zoek naar: üzülme (Turks - Engels)

Üzülme.
don't be sorry.

lütfen üzülme.
please don't be sad.

acıma, üzülme...
with pity, you know. sadness.

onun hakkında üzülme.
don't worry about it.

geçmiş hakkında üzülme.
don't worry about the past.

Üzülme. burada güvenliyiz.
don't worry. we're safe here.

Üzülme. tom'la konuşacağım.
don't worry. i'll talk to tom.

lütfen daha fazla üzülme.
please don't be sad any more.

o kadar çok üzülme, tom.
don't worry so much, tom.

başkalarının söyledikleri hakkında üzülme.
don't worry about what others say.

artık onların yaptıklarına üzülme."
do not feel sad about whatever they had done".

Üzülme. tom'un anlayacağından eminim.
don't worry. i'm sure tom will understand.

köpeğin hakkında üzülme. ona bakacağım.
don't worry about your dog. i'll take care of him.

sen de o fasıklar topluluğuna üzülme."
do not feel sad for the evil-doing people."

kendisine dediler ki, "korkma, üzülme.
but they said, ‘do not be afraid, nor grieve!

elinden geleni yap ve daha sonra üzülme.
give it your all, and you won't be sorry later.

onlara üzülme. hilelerine karşı da sıkılma.
(muhammad), do not be grieved (about their disbelief) nor distressed about their evil plans against you.

"Üzülme, sen, biliyorsun, harika gidiyorsun."
"don't worry, you're doing great."

eğer onlar senin nübüvvetini yalan saydılarsa, üzülme!
if they accuse you of lying, messengers before you were accused of lying.

onlardan dolayı üzülme. müminlere merhamet kanatlarını indir.
and lower your wings for the believers (be courteous to the fellow-believers).