Je was op zoek naar: şükür (Turks - Engels)

allaha şükür
allahu sukur

allah'a şükür.
thank god.

Çok şükür hava düzeldi.
luckily, the weather turned out fine.

...vazgeçtiler,tanrıya şükür.
they've since abandoned that project, thank goodness.

allaha şükür ki empatiğiz.
thank god we are empathetic.

gene, tanrı'ya şükür gene.
i mean, gene -- thank god for gene.

ve şükür ki bu gün çalıştı.
and fortunately, it worked today.

ama çok şükür hiç kullanmadım o mektubu.
but fortunately, they never had to use it.

kim şükür sunar sana ölüler diyarından?
for in death there is no remembrance of thee: in the grave who shall give thee thanks?

allah'a şükür en kötüsünü atlattık.
thank god, the worst is behind us.

Çalışın ey davud hanedanı, şükür için çalışın.
"work you, o family of dawud (david), with thanks!"

ey davûd ailesi, şükür olarak iş yapın!
"work you, o family of dawud (david), with thanks!"

ey davut ailesi, şükür göstergesi olarak çalışın.
"work you, o family of dawud (david), with thanks!"

Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor.
whoever gives thanks, gives thanks only for his own sake.

Çok şükür, cihat la uğraşıyoruz, mallarını verdik, gönderdik
thank god, we're dealing with cihat, we have delivered and dispatched the goods

eğer karım evde yemek yapıyorsa-- pek sık olmasada, şükür ki.
if my wife is cooking a meal at home -- which is not often, thankfully.

ey davut ailesi, şükür göstergesi olarak çalışın. kullarımdan pek azı şükredicidir.
'labour, o house of david, in thankfulness; for few indeed are those that are thankful among my servants.'

bu şükür mü edeceğim, yoksa nankörlerden mi olacağım? diye beni sınamak içindir.
then, when he saw it settled before him, he said, 'this is of my lord's bounty that he may try me, whether i am thankful or ungrateful.

ve şükür ki dr. annie simon bizimleydi, devreyi onarmak için gerçekten çok çalıştı.
and thankfully dr. annie simon was with us and worked really hard yesterday to fix it.

sizi, ancak allah rızası için doyurmadayız ve sizden istemeyiz ne bir karşılık, ne bir şükür.
"we only feed you for the sake of god and we do not want any reward or thanks from you.