Je was op zoek naar: şemsiye (Turks - Engels)

şemsiye
umbrella

Şemsiye
umbrellas

Şemsiye sabahlı
sort my tiles 1

bir şemsiye aldım.
i bought an umbrella.

yeni bir şemsiye satıyorum.
i sell a new umbrella.

o, bir şemsiye tutuyordu.
she was holding an umbrella.

bu şemsiye tom'a ait.
this umbrella belongs to tom.

arkada bir şemsiye bıraktım.
i left an umbrella behind.

Şemsiye tutan adam ken'dir.
the man holding the umbrella is ken.

tom yanına bir şemsiye almadı.
tom didn't take an umbrella with him.

o, otobüste bulduğum aynı şemsiye.
that is the same umbrella that i found on the bus.

dağı bir şemsiye gibi üzerlerinde sarsmıştık.
and (remember) when we raised the mountain over them as if it had been a canopy, and they thought that it was going to fall on them.

o, otobüste bulduğum şemsiye ile aynı.
that is the same umbrella as i found on the bus.

tom mary'ye pahalı bir şemsiye aldı.
tom bought mary an expensive umbrella.

bu sabah yanına bir şemsiye almalısın.
you should take an umbrella with you this morning.

o, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
he was carrying an umbrella under his arm.

annem erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.
my mother bought my brother a yellow umbrella.

yağmur yağabilir. bir şemsiye alsak iyi olur.
it might rain. we'd better take an umbrella.

bana bir şemsiye ödünç verdiğiniz için çok naziktiniz.
it was very kind of you to lend me an umbrella.

bu benim şemsiye değil; o başka birininki.
this isn't my umbrella; it's somebody else's.