Je was op zoek naar: aliyor (Turks - Engels)

oyun, balkanlarda yaşanan ihtilafi konu aliyor.
the play addresses the issue of conflicts in the balkans.

materyal buyudukce akim iletkeninin uzerinde bir tel seklini aliyor
and then it wires itself to the current collector.

yani degisiklik yapilir yapilmaz, son degisiklikler arasinda yer aliyor.
so as soon as he made his change, it went to the recent changes page.

hırvatistan, futbol maçlarındaki taraftar Şiddetine karsi onlem aliyor
croatia tackles fan violence at football matches

vmro-dpmne lideri nikola gruevski de değişikliği destekleyenler arasinda yer aliyor.
vmro-dpmne leader nikola gruevski supports the change.

o ucgenle gosterilenler abd ve diger bati ulkeleri, aslinda bir kisim korfez ulkeleri de burada yer aliyor.
they are the u.s.a., other western countries going across in those triangles and a few gulf states in there actually.

ve bu durumda ilginc olan su ki, yazilimci bu birbirine esit oylari aliyor-- bunlari ayni sayfaya yazilmis olarak gorebiliryorsunuz.
and what's interesting about this is that the software is -- these votes are just -- they're just text typed into a page.

insanlari bu odaya aliyor ve onlara soyle diyor, "bu bir iq testi ve sizin hayatta ne kadar basarili oldugunuzu saptiyor.
and she'd bring them in, and she'd say, "this is an iq test and it determines how well you do in life.

mesele, anayasa ve ohrid anlaşması'nda bu şekilde yer aliyor ve bu anlaşma, ülkedeki siyasi partiler ve uluslararası toplumun temsilcileri tarafından da imzalanmıştır.
that's how it is written in the constitution and in the ohrid agreement, and how it has been signed by political parties and representatives from the international community.

raporda aynı zamanda iş yaratma maliyetinin düşürülmesinin yanı sıra, işçi, sosyal güvenlik ve vergi yasalarının yönetmeliklerin katılığından en olumsuz şekilde etkilenen orta ve büyük ölçekli işletmelerde resmi maaşlı işçi çalıştırmayı özendirecek şekilde değiştirilmesi çağrısı da yer aliyor.
the report also calls for reducing the cost of job creation, and for labor, social security and tax laws that encourage formal salaried employment in medium and large enterprises, which are the most adversely hit by the rigidity of the regulations.

bir su sisesi. onu sisesi icin satin aliyorsunuz, icindeki su icin degil.
a water bottle: you buy it because of the bottle, not because of the water.