Je was op zoek naar: benim fikrime gore kesinlikle eğitim göremiyoruz (Turks - Engels)

onlar benim fikrime güldü.
they laughed at my idea.

herkes benim fikrime karşı çıktı.
everyone attacked my opinion.

benim fikrime itiraz ediyor musun?
do you object to my idea?

benim fikrime göre, sanırım seksi bir şey.
personally, i think it's something sexy.

benim fikrime göre korkunç bir noel müziği dinlettim onlara.
and they had some, in my opinion, terrible christmas music.

bu benim fikrim.
this is my idea.

benim fikrimi çaldın.
you stole my idea.

bu benim fikrim değil.
that's not my opinion.

benim fikrim seninkinden farklı.
my idea is different from yours.

benim fikrim seninkinden oldukça farklı.
my idea is quite different from yours.

benim fikrimse: hayır! hayır!
my idea is: no! no!

velhasılı, benim fikrim, gençlerle iletişim kurmaktı.
well, that was my idea that i was going to try to get across to the youngsters.

bu sorun, benim fikrimce, gelişmenin önündeki temel engel.
that, to my mind, is the fundamental challenge now of development.

bu, benim fikrimce, bir görevdir." şeklinde konuştu.
this is, i would say, a duty."

bu benim fikrim değil, başkası bulmuş, fakat ben bunu başka yerlere taşımaya çalışıyorum.
it's not my idea, other people have hit on it, but i've tried to take it to some new places.

böylece benim fikrim doğmuş oldu ve bir proje oluşturup hipotez geliştirdim. bir sonraki adımım ne oldu?
so my idea was born, and i had the project set up and a hypothesis, so what was my next step?

benim fikrim ise, bu adam bir nesneye baktığında, görüntü, görme bölgelerine gider, fusiform gyrus bölgesinde işlenir ve onun bezelye mi masa mı yoksa annen mi olduğunu anlarsın.
so my idea was, when this chap looks at an object, when he looks at his -- any object for that matter, it goes to the visual areas and, however, and it's processed in the fusiform gyrus, and you recognize it as a pea plant, or a table, or your mother, for that matter, ok?

"vatandaşlarımıza nefes alacak zaman tanımalıyız," diyen komiser şöyle devam etti: "söylediğimiz şeyi yapmalıyız, fakat benim fikrim genişleme hızını düşürmek şeklindedir."
"we need to give our citizens time to breathe," said the commissioner. "we must fulfil what we have said, but my idea is to reduce the speed of enlargement."