Je was op zoek naar: dik dur (Turks - Engels)

dik
perpendicular

dik açı
right angle

dik açıklık
declination

dik oturun.
sit up straight.

& dik köşeler
squared corners

dik dağa tırmandık.
we climbed up the steep mountain.

İlk dik açıklık:
initial declination:

sırtınızı dik tutun.
straighten your back!

odak konumunun dik açıklığı
declination of focus position

bu saçmalığın dik alası.
that's absolute nonsense.

bana niye dik dik bakıyorsun?
why are you staring at me?

İnsanlar başlarını dik tutabilecek
and the people can hold their heads up high.

sonraki dik rüzgar eğitim.
the next headwind is education.

neden bana dik dik bakıyorsunuz?
why are you staring at me?

İnsanlara dik dik bakmak kabadır.
it's rude to stare at people.

hasta çocuk yatakta dik oturdu.
the sick child sat up in bed.

yangın sprinkler (dik & asılı)
fire sprinkler (upright & pendent)

belirli bir komplikasyonun teşhisi genellikle belirtilerin ne şartlarda görüldüğüne yani hastanın dik durumda veya yüzükoyun bir pozisyonda olması, baş ile ayak olarak kabaca aynı düzeyde oluşup oluşmadığı gibi durumlara bağlıdır.
diagnosis of the particular complication usually depends on when the symptoms appear - that is, whether symptoms occur when the patient is upright or in a prone position, with the head at roughly the same level as the feet.

dikte
speech-to-text reporter