Je was op zoek naar: ekosistemin (Turks - Engels)

Çevresel değişiklikler ve ekosistemin bozulması
the european environment _bar_ state and outlook 2010

bu da ekosistemin çökmesine neden olmaktadır.
and it's pushing the ecosystem close to collapse.

bir bölgede bulunan ekosistemin çeşidi, enleme ve yerel coğrafyaya bağlıdır.
the type of ecosystem found in an area depends on the latitude and local geography.

suyun doğru yöndeki bir hareketi de, doğal ekosistemin taklidi açısından önemlidir.
water movement can also be important in accurately simulating a natural ecosystem.

uyum içinde, tüm ekosistemin yaptığı bu: yaşam için sürekli daha fazla fırsat yaratmak.
in ensemble, that's what whole ecosystems do: they create more and more opportunities for life.

bir başka deyişle, bizler ortalıkta dolaşan biricik canlılar değiliz; daha büyük bir ekosistemin parçasıyız.
in other words, we're not, sort of, unique little organisms running around; we are part of a big ecosystem.

bizi ihtilaflarla ilintilendirmek yerine, bölge bizi ağaç dikmede bir lider, ekosistemin bir savunucusu olarak tanıyacaktır." dedi.
instead of associating us with conflict, the region will be known as a leader in planting trees, a defender of the eco-system," trajanov said.

karadeniz bölgesinin tümünde, kirliliği azaltıcı ve su kaynaklarınınve ekosistemin sürdürülebilir yönetimine ilişkin projelerin, uygulanmasını garanti altınaalacağını” da sözlerine ekledi.
it will ensure that projects for pollution reduction and sustainable manage-mentof water resources andecosystemsare implementedinthe wider black searegion,” explained stanko nick, presidentof the international commissionfor the protection of the danube river (icpdr).

ekosistem
ecosystem