Je was op zoek naar: gülümser (Turks - Engels)

gülümser
he who always smile

o, hep gülümser.
she always smiles.

doraemon sık sık gülümser.
doraemon often smiles.

onu her gördüğümde o gülümser.
he smiles everytime i see him.

Çocuklarla ebeveynler ilişki kurar, gülümsemelerine gülümser, daha fazla öğrenmesi ve tecrübe etmesi için cesaretlendirir.
they communicate their delight to their children, who respond with smiles, and a desire to achieve more and to learn more.

otistik bebekler sosyal uyaranlara daha az dikkat eder, başkalarına çok daha az bakar ve gülümser ve kendi adlarına çok az tepki verir.
autistic infants show less attention to social stimuli, smile and look at others less often, and respond less to their own name.

gülümser ve başımı sallarım, bu izlediğim kızların ve kadınların kendi dini geleneklerini ve uygulamalarını alıp, bunları başkaldırı ve fırsat aletlerine dönüştürdüklerini anımsarım.
and i smile, and i nod, realizing i'm watching women and girls using their own religious traditions and practices, turning them into instruments of opposition and opportunity.

bazen insanlar rahatsız olduklarında gülümserler.
sometimes when people are uncomfortable they smile.