Je was op zoek naar: güvercin (Turks - Engels)

güvercin
domestic pigeon

güvercin bezelyesi
pigeon peas

güvercin ötüyor.
the pigeon is cooing.

o güvercin parmaklı.
she is pigeon-toed.

güvercin barışı simgeler.
the dove stands for peace.

barış için güvercin duruyor.
the dove stands for peace.

güvercin ünlü bir barış sembolüdür.
the dove is a famous symbol for peace.

gözlerin tıpkı birer güvercin!
behold, thou art fair, my love; behold, thou art fair; thou hast doves' eyes.

o adam güvercin-parmaklı yürüyor.
that guy is walking pigeon-toed.

gül bir çiçektir ve güvercin bir kuştur.
the rose is a flower and the dove is a bird.

Şehir meydanında çok sayıda güvercin vardır.
there are many pigeons in the city square.

bu güvercin bir kilisenin tepesinde oturan bir güvercin.
it's a pigeon sitting on top of a church.

bu küçük bağırtlak, güvercin gibi baş ve boyna sahiptir.
it has a small, pigeon like head and neck and a sturdy, compact body.

ve gördüğünüz üzere, bu küçük bir tavus kuyruklu güvercin.
and you can see, this is a little fantail bird.

ve bu arkadaş, taklacı güvercin, çok güzel bir kuş bu da.
and this guy, the roller, a rather beautiful bird.

barışçı çabalarını sergilemek için muhalefet liderleri havaya güvercin saldılar.
to illustrate its peaceful nature, opposition leaders released white doves in the air.

cennetten bir ruhun bir güvercin olarak geldiğini ve onda kaldığını gördüm.
i saw the spirit come down from heaven as a dove and remain on him.

salı günü kötü durumda hastaneye yatan güvercin gesleyen adam perşembe günü vefat etti.
the man, who bred doves, was admitted on tuesday in poor condition and died thursday.

güvercin ve deve kuşu her ikisi de kuştur; biri uçabilir ve diğeri uçamaz.
the pigeon and the ostrich are both birds; the one can fly and the other cannot.

tadiç kasabaya, "güvercin" adlı bir nehir teknesiyle tuna üzerinden geldi.
tadic arrived via the danube, on a riverboat bearing the name "the dove".