Je was op zoek naar: garip bir şekilde (Turks - Engels)

ayrıca da garip bir şekilde agresifler.
and they're also curiously aggressive.

bu garip bir aşk.
it's a strange kind of love.

ne garip bir adam!
what a strange guy!

garip bir şekilde, bunu söylediğinde çekici geliyorsun.
strangely, when you say that, you sound attractive.

ama garip bir şey oldu.
but something weird happened.

bu çok garip bir şey!"
indeed, this is an amazing thing!"

ama aslında bu algılayıcı biraz garip bir şekilde çalışıyor.
but actually, this detector works in a bit of a strange way.

aslında, garip bir şekilde borsa fiyatları inceleyerek başladım.
well actually i started, oddly enough, studying stock market prices.

bageti sıkıca tutarak, garip bir şekilde daha kopuk hissediyorum.
by holding it tightly, i feel strangely more detached.

aniden garip bir ses duydu.
suddenly, he heard a strange sound.

bu makinada garip bir şeyler var.
there's something wrong with this machine.

orada da insanlar patlamadı çok garip bir şekilde, ben mesela patladım.
people there didn't get really angry in a weird way, but i did.

garip bir seçim ve kutunun rengi
choose the odd one and colour the box

ben sana garip bir şey söylemek istiyorum.
i want to tell you something strange.

17. yuzyil hakkinda garip bir kitapti.
it was a real weird book about the 17th century.

aynen , aynen . bu garip bir devrikliğidir .
exactly. exactly. and it is a strange inversion.

o denizde garip bir yol tutup gitmişti."
and it took its course into the sea amazingly".

doktor garip bir enerji hissiyle tedirgin olur.
the doctor is unsettled by a sensation of a strange energy nearby.

garip bir algı: seni işe aldım; sana güvenmeliyim.
weird concept: i hired you; i should trust you.

ve eski bir hobi dergisi editöru olarak size şunu söylemeliyim ki bunu garip bir şekilde güzel buluyorum.
and i have to tell you, as a former publisher of hobbyist magazines, i find this strangely beautiful.