Je was op zoek naar: kand hayati (Turks - Engels)

kand hayati
kand vital

hayati
vital

sensiz hayati
i love you

yaptığımız hayati bir şey.
it is vital that we do so.

İletişim hayati önem taşır
communication is vital

yaralananların hayati tehlikesi bulunmuyor.
none of the injuries are considered life threatening.

bir gökdelendeki asansörler hayati sistemlerdir.
the elevators in a skyscraper are vital systems.

yaralıların hayati tehlikede olmadıkları bildirildi.
none of the injuries was life-threatening.

tsardanidis, "yine hayati bir rol oynayabilirler.
"they could again play a vital role.

bu hayati insanlarla ilgilenmek olan bir doktor.
this is a doctor, whose life is caring for people.

caen, birkaç sebep için hayati bir amaçtı.
caen was a vital objective for several reasons.

ab'nin bölgedeki varlığı hayati önem taşıyor.
they view membership in the union as the best anchor for stability and economic development.

ve büyük bir çoğunluğu, hayati tehlike içermiyor.
and for the most part, they're not real life-threatening.

karaciğer yaşam için gerekli olan hayati bir organdır.
** a bulk of the lipoproteins are synthesized in the liver.

bu, amerikan ekonomisi için hayati bir nakit girişiydi.
so, this was a vital injection of cash into the u.s. economy.

ama gerçek hayati dusunurseniz, bu hiç de böyle değil.
but if you think about real life, it's not like that at all.

ani kalp durması için ise hayati verileri izleyen bir monitor.
and vital-signs monitoring to prevent sudden cardiac death.

ama sürekli takip ile hayati verilerin tamamını izlemek mümkün.
but by continuous monitoring, it captures all that vital information.

avrupa ile bütünleşme süreci, arnavutluk için hayati bir ulusal hedef
european integration process is a "vital national objective" for albania