Je was op zoek naar: ooo (Turks - Engels)

ooo.
diver 1: oh.

oo-oo!....o-ooo!
uh-oh ... uh-oh!

ooo, ooo, tamam, dur.
wow, wow, ok, stop.

ooo, çok şanslı değilsiniz.
oh, not so lucky.

dh: ooo, oo, tamam, tamam.
dh: whoa, sorry. all right.

finn ve jake kıyametten sonra ooo Ülkesi'nde yaşarlar.
finn and jake live in the post-apocalyptic land of ooo.

verimliliği arttırıyor olmamız gerekir. ve, ooo evet, yiyeceğimiz de oluyor.
we should be growing fertility. and, oh yes -- we get food, too.

ben fikirlerimden bahsedince de "ooo! bunlar erişilmez hedefler" deniyor.
and when i talk about my ideas, they're like, "bbut it's not scalable, you know.

"ooo, bu muhteşem bir obje olacak" demeye çalışmıyorum, ya da bu tarz bir şey.
i don't try to say, "oh, that will be a beautiful object," or something like that.

bir şey daha var, biliyorsunuz, sonraki oturumda birisinden şunu duyuyor olacaksınız bir süre önce çok hızlı bir şekilde insan genomlarını sıralayabileceğini söylemişti, ve herkes şunu dedi, “ooo bu gerçekten imkansız.”
one thing is, you know, you'll be hearing from a guy in the next session who said some time ago that he could sequence the human genome in half no time, and everyone said, "well, it's obviously impossible."