Je was op zoek naar: orantılı (Turks - Engels)

orantılı
proportional

ters orantılı
inversely proportional

yaşıyla orantılı
age proportional

vergilerle ters orantılı.
it's inversely proportional to taxes.

orantılı (1 boyut)
proportional (1 dim.)

o orantılı bir figüre sahiptir.
she has a well-proportioned figure.

yönetimi küçültüp onu nüfusla orantılı hale getirdik.
we reduced the administration, making it in proportion with the population.

ve düşünüyorum ki, ah evet uzunluğunun kare kökü periyoduna orantılı.
and i'm thinking, "oh yeah, the square root of the length is proportional to its period."

analitik test sonuçlarının teorik konsantrasyonla doğru orantılı olduğunun belirlenmesidir.
it is the determination as to whether or not the analytical test results are directly proportional to theoretical concentration.

mekânsal hacimler orantılı, amacına uygun ve bakım yapılabilir olmalıdır.
spatial volumes should be proportional, maintainable and fit for purpose.

bu, güneş ve dünya'nın orantılı olarak olduğu bir heykel.
this is a sculpture of the sun and the earth, in proportion.

bu heykel ay ile ilgili. ve dünya'ya olan uzaklıkla da orantılı.
this one is about the moon and then the distance to the earth, in proportion also.

bu değer kullanılan koruma devre elemanı tarafından sınırlandırılan enerji ile doğru orantılı olup
this value is directly proportionate to the energy limited by the protection circuit element used and

federal milletvekilleri, partilerin cumhuriyet seçimlerinde kazandığı temsilci sayısına orantılı olarak seçildi.
federal mps are elected in proportion to the number of representatives won by parties in the republican elections.

ve burada bulunan her ufak küre güneş'e orantılı olarak dünya'nın boyutunda.
and then each of these little spheres is the size of the earth in proportion to the sun.

sahaya teslim edildikten sonra toplam tutarın yetmişi (%70) veya exw orantılı oranı.
seventy percent (70%) of the total or pro rata exw amount upon delivery to site.

İş artışı yapılması durumunda işin süresi, bu artışla orantılı olarak işin ilgili kısmı veya tamamı için uzatılır.
in case of applying work increase, period of the work may be extended for relevant or entire portion of the work in proportion to this increase.

daha sert sıktıkça -- ne kadar sert sıktığıyla orantılı bir şekilde derisini sıkan ortada küçük siyah şeyi görüyorsunuz.
and the harder he squeezes -- you see a little black thing in the middle that's pushing on his skin proportional to how hard he squeezes.

“orantılılık” prensibi taraflara verilecek deniz alanının her bir devletin kıyı uzunluğuyla orantılı olmasını ifade etmektedir.
the principle of “proportionality” indicates that the marine space to be granted to parties should be proportional to the coastal length of each state.

bu sayılan renkler farklı ton ve ağırlıklarda çeşitli malzeme, yapı elemanı ve mobilya gibi donatılarda orantılı olarak kullanılarak mekan nitelikleri artırılmaya çalışılmıştır.
these said colours have been proportionally used in different shades and weights in the various equipment such as material, structure element and furniture and the qualifications of the place has been aimed to be increased.