Je was op zoek naar: park etme (Turks - Engels)

park etme
parking

park
park

tema park
amusement park

park cad.
park cad.

millî park
national park

buraya park etmemin sakıncası var mı?
do you mind if i park here?

arabanızı burada park etmeniz yasal değil.
it's illegal to park your car here.

ona arabamı nereye park etmem gerektiğini sordum.
i asked him where i should park my car.

tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
tom doesn't like it when people park in front of his house.

tom mary'ye başka bir yerde park etmesini söyledi.
tom told mary to park somewhere else.

ailesinin ifadesine göre, onlar eve döndü ve bonçev de arabayı park etmeye gitti.
according to his family, they had returned home and bonchev went to park their car.

bu sebepten dolayı arkadaşımı uyandırdım ve ona arabayı kapalı bir yere park etmemizin daha güvenli olacağını söyledim.
for this reason, i woke my friend up and i told him/her to park the car to an indoor space, which was safer.

her kentin kendine özgü özellikleri var: mutfağı, tablo gibi manzaraları, galerileri ve müzeleri; belgrad'ın ise yüksek teknolojili halka açık park etme sistemi.
every city has its unique attractions: cuisine, picturesque sights, galleries and museums -- and in belgrade's case, a high-tech public parking system.

Çok büyük olmak zorunda değil -birkaç tonluk ufak birşey- ve sonrasında bunu götaşının yakınında park etmemiz gerekir.
it doesn't have to be huge -- couple of tons, not that big -- and you park it near the asteroid.

ancak yıllık yağmurlar başlayınca sürü parkın dışındaki yerlerden otlanmak için göç etmeye başlıyordu.
but once the annual rains began, the herd would begin migrating to feeding grounds outside the park.