Je was op zoek naar: sarılıyorlar (Turks - Engels)

onlar sarılıyorlar ve öpüşüyorlar.
they are hugging and kissing.

Öpüşüyorlar, sarılıyorlar, el ele tutuşuyorlar.
they kiss; they embrace; they hold hands.

sığınakları olmadığı için kayalara sarılıyorlar.
they are wet with the showers of the mountains, and embrace the rock for want of a shelter.

yoksa bundan önce onlara bir kitap vermişiz de ona mı sarılıyorlar?
did we give them a book before this, so that they are holding fast to it?

yoksa biz kendilerine bundan önce bir kitap verdik de onlar, ona mı sarılıyorlar?
did we give them a book before this, so that they are holding fast to it?

vücudumuzda ve etrafımızda gördüğümüz evrendeki elektron ve kuarklar ağır ve bir anlamda iriler, çünkü higgs parçacıkları tarafından sarılıyorlar.
the picture is that the electrons and the quarks in your body and in the universe that we see around us are heavy, in a sense, and massive, because they're surrounded by higgs particles.

teyp başa sarılıyor.
rewinding tape.