Je was op zoek naar: savaşacak (Turks - Engels)

"o kim?" "savaşacak bir asker."
"who is he?" "a soldier that will fight."

rab silahlarını savura savura onlarla savaşacak.
and in every place where the grounded staff shall pass, which the lord shall lay upon him, it shall be with tabrets and harps: and in battles of shaking will he fight with it.

zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi.
and if they happen to be amongst you, they would fight but little.

sizinle savaşacak olurlarsa, arkalarını dönüp kaçarlar.
and if they fight against you, they will turn their backs.

rab sizin için savaşacak, siz sakin olun yeter.››
the lord shall fight for you, and ye shall hold your peace.

onlardan korkmayın! tanrınız rab sizin için savaşacak.›
ye shall not fear them: for the lord your god he shall fight for you.

sonra rab, savaş zamanlarında yaptığı gibi, gidip bu uluslara karşı savaşacak.
then shall the lord go forth, and fight against those nations, as when he fought in the day of battle.

sizinle savaşacak olurlarsa, arkalarını dönüp kaçarlar. kendilerine yardım eden de bulunmaz.
and if they fight you, they will show you their backs; then they will not be aided.

nereden boru sesini işitirseniz, orada bize katılın. tanrımız bizim için savaşacak.››
in what place therefore ye hear the sound of the trumpet, resort ye thither unto us: our god shall fight for us.

bir gelecek hayaline ve savaşacak bir şeye sahip olmaktı, çünkü biliyorum bu mücadele bana ait değil.
it was having a vision of the future and something to fight for, because i know this struggle isn't my own.

bunların komutası altında krala yardım etmek için düşmanla yiğitçe savaşacak 307 500 askerden oluşan bir ordu vardı.
and under their hand was an army, three hundred thousand and seven thousand and five hundred, that made war with mighty power, to help the king against the enemy.

onlar size hiçbir zarar veremezler, olsa olsa incitirler. sizinle savaşacak olurlarsa, arkalarını dönüp kaçarlar.
they can do you very little harm; if they come out to fight you, they will show you their backs; then they shall not be helped --

yahudalılar da yeruşalimde savaşacak. Çevredeki bütün ulusların serveti, çok miktarda altın, gümüş, giysi toplanacak.
and judah also shall fight at jerusalem; and the wealth of all the heathen round about shall be gathered together, gold, and silver, and apparel, in great abundance.

Çılgın gibi mutasyona uğruyor. bağışıklık sistemini aldatacak hileler yapıyor. kendisi ile bizzat savaşacak olan hücrelere saldırıyor. ve kendisini de çabucak genlerinize saklıyor.
it mutates furiously, it has decoys to evade the immune system, it attacks the very cells that are trying to fight it and it quickly hides itself in your genome.

‹‹güney kralı öfkeyle çıkıp kuzey kralına karşı savaşacak. kuzey kralı büyük bir ordu topladığı halde, bu ordu güney kralının eline teslim edilecek.
and the king of the south shall be moved with choler, and shall come forth and fight with him, even with the king of the north: and he shall set forth a great multitude; but the multitude shall be given into his hand.

‹‹eller rab'bin tahtına doğru kaldırıldı›› dedi, ‹‹rab kuşaklar boyunca amalekliler'e karşı savaşacak!››
for he said, because the lord hath sworn that the lord will have war with amalek from generation to generation.

beytele çıkan İsrailliler tanrıya, ‹‹benyaminoğullarına karşı önce hangimiz savaşacak?›› diye sordular. rab, ‹‹Önce yahudaoğulları savaşacak›› dedi.
and the children of israel arose, and went up to the house of god, and asked counsel of god, and said, which of us shall go up first to the battle against the children of benjamin? and the lord said, judah shall go up first.

allah yolunda savaşacaklar ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmayacaklar.
such is the bounty of allah; he bestows it on whom he will.