Je was op zoek naar: sende oyle (Turks - Engels)

sende
i miss you too much

sende sik
fakyu

sende gonder
call me i will show my penis

beni de oyle
why

evet? oyle oldu.
right? they did.

oyle bir zamanda gel ki
come in such a time

im: evet, aynen oyle.
im: yeah, it is, exactly.

jh: oyle mi umit ediyorsun?
jh: are you hoping to?

fakat, bu herzaman oyle degildi.
but this wasn't always the way.

veya "niye oyle yapiyorsun? anlamiyorum."
or, "why are you doing that? i don't understand."

fakat, bana oyle geliyorki belki design yine genisliyor.
but i do think that perhaps design is getting big again.

iste bu yeni fikirler uretmenin yolu, oyle degil mi?
that's what brainstorming is about, right?

kayda değer diğer bir konu ise bir boyutlu olması oyle bir tahmin ki
the other point that's worth noticing is how one-dimensional this projection is.

mercek oradaydı. kağıt parçası da oyle. yukarı aşağı oynattı.
the lens was here. the piece of paper was there. he moved it up and down.

muhabir: evet. yani uzerine cikarsak, onu sallayabiliriz, oyle mi?
interviewer: right. so if we get on it, we should be able to wobble it, yes?

muhabir: oh, oyle mi? kadin: evet, tuhaf bir histi.
interviewer: oh, did you? woman: yeah. it felt odd.

"bunu buralardan değiş tokuş yoluyla aldım ama hiç de kablo veya oyle zirvalarla ugrasacagim gibi gelmiyor."
"i got this on some trading locally, but really don't feel like screwing with wiring and crap."

se
se