Je was op zoek naar: siparişleri karşılamada zorluk çekeriz (Turks - Engels)

bi kere birini düşman olarak tanımladığımızda doğal olarak kendimizi onların yerine koymakta zorluk çekeriz.
once we define somebody as an enemy, we have trouble putting ourselves in their shoes, just naturally.

bazı insanlar özür dilemekte zorluk çekerler.
some people have difficulty apologizing.

bu arada lisa arkadaşlık kurmakta zorluk çeker ve sınavdan b+ alır.
meanwhile, lisa is having difficulty making friends, and actually gets a b+ on a test.

eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.
and if ye make hardship for one another, then another woman will suckle for him.

duat ise buna karşın uzak ve ulaşılamaz bir yerdir ve orada yaşayan tanrılar yaşayanlar dünyasında bulunanlar ile iletişimde zorluk çeker.
the duat, in contrast, is treated as a remote and inaccessible place, and the gods who dwell there have difficulty communicating with those in the world of the living.

aranızda örfe uygun biçimde konuşup tartışın. eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.
accommodate them where you also reside, according to your means, and do not harass them to make it difficult upon them; and if they are pregnant, give them the provision till they deliver their burden; then if they suckle the child for you, pay them its due; and consult with each other in a reasonable manner; and if you create hardship for one another, the child will get another breast feeding nurse.