Je was op zoek naar: toplanıp (Turks - Engels)

hemen huzurumuza toplanıp getirilirler.
they will all be brought up before us!

zaten kâfirler toplanıp cehenneme gönderilecekler.
and those who denied the truth will be gathered together in hell.

vahşi hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,
and when all beasts are gathered together,

toplanıp gelen kuşları da (ona ram etmiştik).
and the birds, gathered together.

sadece bir patlama... hemen huzurumuza toplanıp getirilirler.
'it was only one cry; then behold, they are all arraigned before us.

nihayet (hepsi) toplanıp rablerinin huzuruna getirilecekler.
then they will all be gathered before their lord.

dui lideri ahmeti ansiklopedinin toplanıp tekrar yazılmasını istedi.
the dui's ahmeti asked that the encyclopedia be recalled and rewritten.

yağmur suları yağmur oluklarında toplanıp yağmur suyu kanalına aktarılacaktır.
rain water shall be collected in the rainwater gutter and transferred to the rain water channel.

fakat körfezde toplanıp sonra yeniden arktik bölgelere hareket ediyorlar.
but they concentrate in the gulf and then fan out all across the arctic.

allah'ın düşmanları ateşe sürüldükleri gün toplanıp bir araya getirilirler.
on the day that the enemies of god shall be gathered together and driven to the fire, they shall be formed into groups, and

gazeteciler, sokakta toplanıp "kalkan" kanunlarının iyileştirilmesi için gösteri yapıyorlar.
and journalists are in the street rallying to improve the shield laws.

ayetlerime karşı kibirlenerek geceleyin (ka'be'nin çevresinde toplanıp) saçmalıyordunuz.
"in arrogance: talking nonsense about the (qur'an), like one telling fables by night."