Je was op zoek naar: tutsunlar (Turks - Engels)

"kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar.
so take it forcefully, and order your nation to take what is best of it.

eğer şimdi amerikan havayolları'ndan birileri buradaysa, lütfen noel partileri için burayı akıllarında tutsunlar.
now, if there is anyone here from american airlines, please consider doing your christmas party here.

andolsun, biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik.
assuredly we sent our apostles with evidences, and we sent down with them the book and the balance, that people might observe equity.

"kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. sapıklar yurdunu göstereceğim size."
so hold thou fast with firmness, and bid thy people follow the best thereof anonl will shew you the dwelling of the ungodly people.

ona levhalarda her şeyden bir öğüt yazdık ve her şeyi uzun uzadıya açıkladık; onlara sıkıca sarıl, milletine de emret en güzel şekilde tutsunlar.
and we inscribed for him in the tablets all kinds of enlightenments, and decisive explanation of all things. “hold fast to them, and exhort your people to adopt the best of them.

ayakları mı var ki yürüsünler, yahut elleri mi var ki tutsunlar, yoksa gözleri mi var ki görsünler, yahut da kulakları mı var ki duysunlar?
do they (the idols) have feet to walk, hands to hold things, eyes to see, and ears to hear?

sonra namaz kılmamış olan grup gelsin ve seninle birlikte namaza dursunlar, (namazı bitirmiş olan grup ise) silahlarını alıp nöbet tutsunlar.
pain would those who disbelieve that ye neglected your arms and your baggage, so that they might swoop down upon you at one swoop.

biz mûsa için levhalarda her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar.
and we ordained for him in the tablets admonition of every kind and clear explanation of all things; so take hold of them with firmness and enjoin your people to take hold of what is best thereof; i will show you the abode of the transgressors.

namaza duranlar secdeye vardıklarında arkanızda bulunsunlar. sonra namaz kılmamış olan grup gelsin ve seninle birlikte namaza dursunlar, (namazı bitirmiş olan grup ise) silahlarını alıp nöbet tutsunlar.
after making their prostrations, let them be behind you, and let another party who have not prayed come and pray with you, taking their precautions and their weapons.

ona levhalarda her şeyden bir öğüt yazdık ve her şeyi uzun uzadıya açıkladık; onlara sıkıca sarıl, milletine de emret en güzel şekilde tutsunlar. size allah'a karşı gelenlerin yurdunu göstereceğim.
and we ordained for him in the tablets admonition of every kind and clear explanation of all things; so take hold of them with firmness and enjoin your people to take hold of what is best thereof; i will show you the abode of the transgressors.

ayakları mı var ki yürüsünler, yahut elleri mi var ki tutsunlar, yoksa gözleri mi var ki görsünler, yahut da kulakları mı var ki duysunlar? de ki: Çağırın tanrıya eş sandıklarınızı da sonra hep beraber bana düzen kurun, göz bile açtırmayın bakalım.
do they have feet by which they walk? or do they have hands by which they strike? or do they have eyes by which they see? or do they have ears by which they hear? say, [o muhammad], "call your 'partners' and then conspire against me and give me no respite.