Je was op zoek naar: uzattığını (Turks - Engels)

rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi?
do you not see how your lord extends the shadow?

rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin?
do you not see how your lord extends the shadow?

doğanın onlara burada yardım elini uzattığını düşünüyorum.
i think nature gave them a helping hand here.

rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu durdururdu.
hast thou not turned thy vision to thy lord?- how he doth prolong the shadow!

ek olarak, deneyler creatine desteklerinin denek olan farelerin ortalama sağlıklarını ve ömürlerini uzattığını göstermiştir.
in addition, experiments have shown that creatine supplementation improved the health and lifespan of mice.

unmik Çarşamba günü, kosova'nın sırp nüfusunun yoğunlukta olduğu beş belediyesinin başkanlarının görev sürelerini uzattığını duyurdu.
on wednesday, unmik announced that it was extending the mandates of the five heads of serb-dominated municipalities in kosovo.

diane downs: akşam gözlerimi kapattığımda, ben arabayı sürerken, christie'nin bana elini uzattığını ve ağzından durmadan kan aktığını görebiliyorum.
diane downs: at night when i close my eyes, i can see christie reaching her hand out to me while i'm driving, and the blood just kept coming out of her mouth.

13 ağustos'ta, militan grup tek taraflı geçici ateşkesi bir hafta uzattığını söylediği 20 eylül'e kadar "eylemsizlik dönemi" ilan etti.
on august 13th, the militant group declared a "period of non-action" until september 20th, when it said it was extending the unilateral temporary cease-fire for one week.

iş için gidip de uzattığınız zamanlar oluyor ya, ne tür bir ülkede ya da şehirde bunu tercih ediyorsunuz?
there are some situations that you extend your trip. what kinds of countries or cities do you prefer for these situations?