Je was op zoek naar: yağmurlu bir gün (Turks - Engels)

yağmurlu bir gün.
it's a rainy day.

"bir gün".
he's like, "a day."

hoş bir gün!
it is a nice day!

kaza yağmurlu bir günde oldu.
the accident happened on a rainy day.

bir gün anlayacaksın.
you'll understand someday.

İlk karşılaştığımız gün yağmurlu bir gündü.
the day when we first met was a rainy day.

büyük bir gün için,
on a great day

geçtiğimiz bir gün içinde
in the past day

berbat bir gün geçirdim.
i had an awful day.

bir gün, sığır ağıldayken.
so, one day, cattle in a pen.

bir gün japonya'ya dönecek.
he will return to japan some day.

yağmurlu bir sabah, yaklaşık 1500 protestocu parlamentonun önünde toplandı.
about 1,500 protesters gathered in front of parliament on the rainy morning.

bankalar güneşli bir günde sana bir şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu bir günde sırtlarını dönerler.
banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day.

görünüşü yağmurlu bir gün bulutların arasında oluşan gökkuşağına benziyordu. Öyleydi çevresini saran parlaklık. rab'bin görkemini andıran olayın görünüşü böyleydi. görünce, yüzüstü yere yığıldım, birinin konuştuğunu duydum.
as the appearance of the bow that is in the cloud in the day of rain, so was the appearance of the brightness round about. this was the appearance of the likeness of the glory of the lord. and when i saw it, i fell upon my face, and i heard a voice of one that spake.

Örneğin, sidney'in yağmurlu bir gün geçirme olasılığı 0.3 ve san francisco'da o gün bir deprem olma olasılığı 0.008 ise bu iki olayın birlikte gerçekleşme olasılığı 0.3 × 0.008 = 0.0024'e eşit olacaktır.
for example, if the chance of rain in moscow on a particular day in the future is 0.4 and the chance of an earthquake in san francisco on that same day is 0.00003, then the chance of both happening on that day is , assuming that they are indeed independent.