Je was op zoek naar: yaşayacak (Turks - Engels)

tom yaşayacak.
tom will live.

"birn yaşayacak"
"birn will survive"

yaşayacak evim yok.
i have no home to live in.

o yaşayacak mı?
will he live?

yaşayacak evleri yok.
they have no house to live in.

ondan daha uzun yaşayacak.
it'll survive her.

onların yaşayacak hiç evi yok.
they have no house to live in at all.

babasının beklentilerine uyarak yaşayacak.
he will live up to his father's expectations.

bu solucan iki katı daha uzun yaşayacak.
so this animal is going to live twice as long.

Öyle içmeyi sürdürürse, sorun yaşayacak.
if he carries on drinking like that, he's going to have a problem.

tom'un içinde yaşayacak bir evi yok.
tom doesn't have a house to live in.

koydu onu toprakta yaşayacak yaratıklar için.
he hath lain it out for the creatures.

yoksa yaşayacak bir yere mi ihtiyaçları var?"
or do they need somewhere to live?"

gelecek yıl sasayama'da yaşayacak mısın?
will you live in sasayama next year?

İsrailliler arasında yaşayacak, onların tanrısı olacağım.
and i will dwell among the children of israel, and will be their god.

mdfden küçük kutular içinde yaşayacak led heykelleri yapmaya başladım.
i began to make led sculptures that would live inside little boxes out of mdf.

benim burada yaşayacağım 60 yıldır, 70 yıldır.
i've been living here for 60 years, 70 years.